Yaratılış Delilleri - 9 - Sevk-i İlahî delili
Açıklama :İnsanı hayalen bir şehir kadar büyütseniz, herhâlde damarları bir yol
kadar geniş olurdu. Şimdi sizi bu vücuda soksalar ve kulağa ya da
herhangi bir organa gitmenizi isteseler, acaba yolunuzu bulabilir
miydiniz?
Girdiği büyük bir binadan çıkmak için çıkış kapısını bulamayan ve kendi semtindeki bir adresi bulmak için bile onlarca insana adres soran biz, herhâlde asla kulağa ulaşamazdık.
Hâlbuki vücudumuza ilk defa giren maddeler -akılsız, iradesiz, şuursuz, kudretsiz, hayatsız olmalarına rağmen- yollarını hem de kimseye sormadan buluyorlar. Göze gereken elementler göze, kalbe gerekenler kalbe gidiyor. Hiçbiri yolunu şaşırmıyor, iyi ama nasıl?
Bizim bu kadar zekâmızla yapamadığımız bu seyahati bu zerreler nasıl yapıyor? Bu sorunun iki cevabı olabilir:
1-Bu elementler çok akıllı olduklarından dolayı yollarını kimseye sormadan bulabiliyorlar.
2-Onları Allah-u Teâlâ idare ve sevk ediyor. Hepsi Allahın bir memurudur ve Onun sevkiyle hareket ediyorlar.
Cevabını sen seç. Ve bil ki vereceğin cevaba göre bir makama oturacaksın. Eğer Allahı tanırsan, Ona cennet bahçelerinde misafir olacaksın. Yok, İnat ederim tanımam. dersen, bu sefer de zebanilere misafir olacaksın. Hiçbir akıllı, zebanileri cennet bahçelerine tercih etmez!
Şimdi de sevk-i İlahî delilinin başka numunelerine bakalım:
Göç mevsimi geldiğinde kuşların başka memleketlere göçtüklerini görürüz. Vızvız, bıldırcın, sığırcık gibi kuşlar 7.000 kmlik bir göç yaparlar. Orta Avrupa leyleği ise 10.000 kmlik bir göç yapar ve günde 150 km yol alır. Göç şampiyonu ise Deniz kırlangıcı denilen bir kuştur ki 25.000 kmlik bir seyahat yapar. Evet, yanlış okumadınız, tam 25.000 kmlik bir seyahat!
Şimdi şunu düşünün:Arabanızla bir seyahate çıktınız. Size 25.000 km uzaklıkta, neredeyse dünyanın diğer bir ucunda bir adres verildi ve siz oraya gideceksiniz. Haritanız yok, pusulanız yok, yol levhaları yok ve kimseye yolu sormak da yok Ve siz en kısa yolu bulup gitmelisiniz. Hadi boş verin kısa yolu, en uzun yol da kabulümüz. Acaba bu kadar aklınızla, bilginizle, sözün özü insan olmanızla beraber, bu seyahati tamamlamanız ve size verilen adresi bulmanız mümkün müdür? Nereden mümkün olacak! Girdiği büyük bir binadan çıkış kapısını bulamayan insan, 25.000 kmlik bir seyahati nasıl tamamlayabilir?
Peki, insanın yapamadığı bu seyahati, bir kuş olan Deniz kırlangıcı nasıl yapmaktadır? İki tane seçenek var:
1-Ya bu kuş insandan daha akıllı, daha zeki ve daha becerikli.
2-Ya da bu kuş, bu seyahati kendi başına yapmıyor ve ona ilham ediliyor. İlham dediğimiz bu sevk-i İlahî sayesinde yolunu buluyor.
Hangi seçenek doğru olabilir? Eğer bu göçü kuşun kendi başına yaptığını kabul edersek, o zaman bu kuşu insandan daha akıllı kabul etmemiz gerekecektir. Zira insanın yapamadığı bir işi yapan, elbette insandan daha akıllı olmalıdır.
Bir mağaradan bir yarasa alınmış ve ışık geçirmez bir kafese konularak 300 km uzaktan bırakılmış. Daha sonra bu yarasanın mağarasına döndüğü tespit edilmiş.Burada da sorumuz aynı:
Eğer bu, sevk-i İlahî değilse nedir? Yarasa kendi başına 300 km uzaklıktaki mağarasını nasıl bulabilir? Sizlerin gözünü bağlasalar ve evinize 300 km uzakta sizleri bıraksalar, kimseye yol sormadan ve yol levhalarına da bakmadan evinizin yolunu bulabilir miydiniz?
Yine hiç göç yapmamış bir leylek, kafes içerisinde İtalyaya götürülmüş ve göç mevsimi serbest bırakılmış. Görülmüş ki bu leylek, en kısa yolu takip ederek 125 gün sonra neslinin göç ettiği memlekete varmış.
Şimdi, kuşları bir kenara bırakalım da kendimize bakalım: Elimize bir adres verilse bile çoğu zaman gideceğimiz yeri bulamayız, kayboluruz. Hatta bir hastaneye girsek, çıkış kapısını bulmakta zorlanırız. Bir de yollardaki işaret levhalarını kaldırsalar ve bizden İstanbuldan Karsa gitmemizi isteseler, herhâlde ömrümüzün sonuna kadar oraya ulaşamazdık.
Acaba kuşlar bizden daha mı akıllı? Yoksa onlara ilham eden birimi var? Demek Allahı inkâr etmek, kuştan daha ahmak olduğunu kabul etmek ile mümkündür.
Girdiği büyük bir binadan çıkmak için çıkış kapısını bulamayan ve kendi semtindeki bir adresi bulmak için bile onlarca insana adres soran biz, herhâlde asla kulağa ulaşamazdık.
Hâlbuki vücudumuza ilk defa giren maddeler -akılsız, iradesiz, şuursuz, kudretsiz, hayatsız olmalarına rağmen- yollarını hem de kimseye sormadan buluyorlar. Göze gereken elementler göze, kalbe gerekenler kalbe gidiyor. Hiçbiri yolunu şaşırmıyor, iyi ama nasıl?
Bizim bu kadar zekâmızla yapamadığımız bu seyahati bu zerreler nasıl yapıyor? Bu sorunun iki cevabı olabilir:
1-Bu elementler çok akıllı olduklarından dolayı yollarını kimseye sormadan bulabiliyorlar.
2-Onları Allah-u Teâlâ idare ve sevk ediyor. Hepsi Allahın bir memurudur ve Onun sevkiyle hareket ediyorlar.
Cevabını sen seç. Ve bil ki vereceğin cevaba göre bir makama oturacaksın. Eğer Allahı tanırsan, Ona cennet bahçelerinde misafir olacaksın. Yok, İnat ederim tanımam. dersen, bu sefer de zebanilere misafir olacaksın. Hiçbir akıllı, zebanileri cennet bahçelerine tercih etmez!
Şimdi de sevk-i İlahî delilinin başka numunelerine bakalım:
Göç mevsimi geldiğinde kuşların başka memleketlere göçtüklerini görürüz. Vızvız, bıldırcın, sığırcık gibi kuşlar 7.000 kmlik bir göç yaparlar. Orta Avrupa leyleği ise 10.000 kmlik bir göç yapar ve günde 150 km yol alır. Göç şampiyonu ise Deniz kırlangıcı denilen bir kuştur ki 25.000 kmlik bir seyahat yapar. Evet, yanlış okumadınız, tam 25.000 kmlik bir seyahat!
Şimdi şunu düşünün:Arabanızla bir seyahate çıktınız. Size 25.000 km uzaklıkta, neredeyse dünyanın diğer bir ucunda bir adres verildi ve siz oraya gideceksiniz. Haritanız yok, pusulanız yok, yol levhaları yok ve kimseye yolu sormak da yok Ve siz en kısa yolu bulup gitmelisiniz. Hadi boş verin kısa yolu, en uzun yol da kabulümüz. Acaba bu kadar aklınızla, bilginizle, sözün özü insan olmanızla beraber, bu seyahati tamamlamanız ve size verilen adresi bulmanız mümkün müdür? Nereden mümkün olacak! Girdiği büyük bir binadan çıkış kapısını bulamayan insan, 25.000 kmlik bir seyahati nasıl tamamlayabilir?
Peki, insanın yapamadığı bu seyahati, bir kuş olan Deniz kırlangıcı nasıl yapmaktadır? İki tane seçenek var:
1-Ya bu kuş insandan daha akıllı, daha zeki ve daha becerikli.
2-Ya da bu kuş, bu seyahati kendi başına yapmıyor ve ona ilham ediliyor. İlham dediğimiz bu sevk-i İlahî sayesinde yolunu buluyor.
Hangi seçenek doğru olabilir? Eğer bu göçü kuşun kendi başına yaptığını kabul edersek, o zaman bu kuşu insandan daha akıllı kabul etmemiz gerekecektir. Zira insanın yapamadığı bir işi yapan, elbette insandan daha akıllı olmalıdır.
Bir mağaradan bir yarasa alınmış ve ışık geçirmez bir kafese konularak 300 km uzaktan bırakılmış. Daha sonra bu yarasanın mağarasına döndüğü tespit edilmiş.Burada da sorumuz aynı:
Eğer bu, sevk-i İlahî değilse nedir? Yarasa kendi başına 300 km uzaklıktaki mağarasını nasıl bulabilir? Sizlerin gözünü bağlasalar ve evinize 300 km uzakta sizleri bıraksalar, kimseye yol sormadan ve yol levhalarına da bakmadan evinizin yolunu bulabilir miydiniz?
Yine hiç göç yapmamış bir leylek, kafes içerisinde İtalyaya götürülmüş ve göç mevsimi serbest bırakılmış. Görülmüş ki bu leylek, en kısa yolu takip ederek 125 gün sonra neslinin göç ettiği memlekete varmış.
Şimdi, kuşları bir kenara bırakalım da kendimize bakalım: Elimize bir adres verilse bile çoğu zaman gideceğimiz yeri bulamayız, kayboluruz. Hatta bir hastaneye girsek, çıkış kapısını bulmakta zorlanırız. Bir de yollardaki işaret levhalarını kaldırsalar ve bizden İstanbuldan Karsa gitmemizi isteseler, herhâlde ömrümüzün sonuna kadar oraya ulaşamazdık.
Acaba kuşlar bizden daha mı akıllı? Yoksa onlara ilham eden birimi var? Demek Allahı inkâr etmek, kuştan daha ahmak olduğunu kabul etmek ile mümkündür.
Direk URL :
Puan Ver :
Yorumlar
Henüz yorum yazılmamış. Hemen alttaki formu doldur ve yorumunu gönder.